O an…

O an… Türkiye’de geniş kitleler tarafından, Oğuz Haksever’in TV’de haber bültenleri sonrası dünyanın çeşitli yerlerinde çekilmiş fotoğrafları yorumladığı kısa program(cık) ile yaygınlaşmış bir kavram. “O an” kavramı aslında, foto-muhabirliğinin babası olarak bilienen Fransız fotoğrafçı Henri Cartier-Bresson’ın fotoğraf literatürüne kazandırdığı “The Decisive Moment/Belirleyici An” ifadesinin Türkçe’de kabul görmüş şekli. Bresson’da bu kavramı, 17. yy’da yaşamış Kardinal De Retz”ten alıntılayarak kullanmış. De Retz’in; << dünyada ‘belirleyici bir an’ın olmadığı hiç bir şey yoktur >>  ifadesindeki bu kavramı, kendi fotoğraf stiline uygulamıştır.

Cartier-Bresson’ın ‘belirleyici an’ ifadesinde,  bir zaman dilimi içerisindeki belirli bir anın diğerlerinden daha değerli olduğunu ifade ettiğini düşünürsek yanılırız. Bresson’ın anlatmak istediği, De Retz”in amacından farklı olarak, bir süreç içerisinde her zaman belirli bir an içinde, görsel unsurlar birbirleri ile en ahenkli, en dengeli ve görsel olarak en güçlü haldedir manasındadır. En azından benim düşünceme göre.

O an... Süleymaniye'de Kavga ve Barış
Sayfanın başında yayınladığım 2 ayrı fotoğrafa baktığımızda, ilk anda belki büyük çoğunluğumuz, bu iki yaramazın, sarmaş dolaş olduğu fotoğraftaki anın birbirleri ile kavga ettikleri andan daha değerli olduğunu düşünebiliriz. Zira evrensel doğru kavga etmenin kötü bir davranış olduğudur. Ancak fotoğrafik açıdan, hangi fotoğraf daha etkin, daha dikkat çekici ve ilgi uyandırıcıdır diye sorduğumuzda Bresson’un “The Decisive Moment /Belirleyi An” ifadesinde neler anlatmak istediğini daha net anlayabiliriz.

 

 

 

This post is also available in: Turkish

0 replies

Leave a Reply

Want to join the discussion?
Feel free to contribute!

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *